Limbo
Canan Tolon'un yapay ve doğal malzemelerin denge ve yer çekimi ile buluşarak birbirleriyle karşılaşmasından doğan, askıda kalmış ortak yaşam alanlarına referans veren Limbo isimli yapıtı
görsel hafızadaki masum zamanlardan, çocukluğumuzdan tanıyacağımız salıncaklar, birbiri ardına adeta bir tabur asker edasıyla dizilmiştir. Tarihteki yok edici fonksiyonunun aksine bugün bu salıncaklar bizleri oyuna davet ediyor.
Nerede olduğumuzu anlamakta güçlük çektiğimiz referans noktasını tamamen yok olmaya başladığı bu ritmik yapı, sanatçının tuval üzerinde de sıklıkla kurguladığı tekrar durumu ile benzeşmektedir. Geçmiş, gelecek, aidiyet ve gerçeklik algısı yavaşça kaybolmaktadır. Tekrarın yarattığı ritim; mücadele ve doğal olarak bir süreçtir. Tolon'a göre boya katmanları arasında bir şeyler görmek her zaman dikkat ve katılım gerektirir. Limbo'da da durum farksızdır. Oyuna katılma mücadelesi, ölüm ve yaşamın kaçınılmaz döngüsünde tutsak olmaktan kaçıştır.
Şehir planlamadaki yayılmacı politika benzeri; sergi mekanının bir bölümünü merkez alarak genişleyen, adeta birbirine bordalamış gemilere benzer vaziyetteki zemin metalleri, su ile karşılaşmasından doğan aşınma hali sonucunda paslanmıştır. Suyun metale olan etkisinin onu yok etmesi gibi zaman içinde çimlerde susuzluktan kuruyarak ölürler. Tam bu sırada yapıt kendini gerçekleştirmeye başlar.
Salgın hastalıkların, savaşların, ekonomik krizlerin yarattığı tekrar eden belirsiz zamanlarda; insan ölümle yaşam arasında adeta arafta... Gün geçtikçe daha hareketsiz, tıpkı Limbo'da olduğu gibi askıda kalmış bir ruh halindeyiz. Canan Tolon, tekrara hapsolmuş yaşantılarımızda unutmayı seçtiğimiz her şeyi davetkar biçimde tıpkı bir oyunmuşcasına bize sunuyor. Kendimizi oyaladığımız bu yerde yaşam ve ölüm kavramlarını, doğanın nazik döngüsünü unutmamamız gerektiğini bir kez daha bizlere hatırlatıyor
Yorumlar
Yorum Gönder