Medyanın Kamuoyu İmalatı

Medyanın Kamuoyu İmalatı

            Medya, entelektüel kültür ile dünü, bugünkü ile karşılaştırma imkanı vardır. Medyanın doğası hakkında üç ana bilgi kaynağı; medya ürününün muhtemelen neye benzeyeceğine ilişkin, bu yapıya dayanan bazı hipotezler oluşturulurken, medyanın karar vericileri de; elit medyadır. İnsanların düşünüş ve dünyaya bakışlarını organize eden politik yöneticilerdir. Çok diktatörce bir yapı olan özel sektörün güç basamaklarının en üstlerinde yer alırlar ve medyanın çoğunluğu, bu sistemin bir parçasıdır. Son bilgi kaynağı ise; gerçek kitle medyası, insanları eğlendirmeye ve oyalanmaya yönelten öğretiler. Medyanın sessiz ve güçlü belirleyicileri ise kurumsal konumlama denilen; hükümet, diğer şirketler ve ya üniversite gibi esas güç merkezleriyle karşılıklı etkileşim içinde ve bağlantılıdır. Bu yapıya adapte olmayanlar bunu kabullenip içselleştirmeyen insanlar için; toprağa batan diken gibi, bağımsız düşünebilen kişilerden kurtulmak için çeşitli filtre araçları mevcuttur. Bu nokta da, halkın kamu arenasının dışında tutulması düşüncelerinin kontrol edilmesi gerekir çünkü aptaldır ve eğer işe karışırsa, yalnızca sıkıntı getirir. Onların görevi ‘katılımcı’ değil, ‘seyirci’ olmaktadır. Katılımcılar, ‘sorumluluk sahibi’ kişilerdir ve tabii ki yazarlar da daima bunlardan biridir.

Kitle iletişim araçlarının işlevleri, bireyleri eğlendirmek, bilgilendirmek ve onları toplumun kurumsal yapısıyla bütünleştirilecek değerleri, inançları ve davranış biçimlerini onlara aşılamaktır. Lakin, kitle iletişim araçları birçok gerçeği gizler, ancak bu gerçeği gizlemekten çok daha önemli bir nokta, belli bir gerçeğe gösterilen dikkattir. Propaganda modeli tam da bu noktada, servet ve iktidar eşitsizliğin, medyanın çıkar ve seçimlerine çeşitli düzeylerdeki etkisine odaklanır. Medyada bu filitrelerin işlemesiyle ortaya çıkan seçkinler egemenliği ve muhalif düşüncelerin önemsizleştirilmesi süreci öylesine doğal bir şekilde işler ki, medya haberlerini düzenleyen ve genellikle iyi niyetli, dürüstçe çalışan kişiler haberleri ‘nesnel bir şekilde’ profesyonel haber ölçütlerini temel alarak seçip yorumladıklarına kendilerini de inandırırlar. Bu kişiler filitre kısıtlamalarının oluşturduğu çerçeve içerisinde gerçekten de nesnellerdir; kısıtlamalar öyle güçlü ve sistemin içinde öyle esaslı bir yere sahiptir ki, haber seçiminde alınacak başka bir temeli hayal bile etmek güçtür. Propaganda modeli ana bileşen filitreleri ise;

1.      Medyanın büyüklüğü, mülkiyeti ve kar amaçlı oluşu,

2.      Reklam büyüklüğü,

3.      Medyanın haber kaynakları,

4.      Tepki ve yaptırımcı kurumlar,

5.      Bir denetim mekanizması olarak Anti-Komünizm

6.      Ayrımcı yaklaşım ve propaganda kampanyaları olarak ana bileşenleri sıralamak mümkündür.

 

Propaganda Modeli

Eleştirel bir ekonomi politiğin, medya denetlendiği yer ile güçlü kesimlerin mesaj akışına hükmetmelerini ve muhaliflere ayrılan alanı sınırlamalarını sağlayan düzenekler üzerinde yoğunlaşması gerektiği ilkesinden yola çıkar.

            Ekonomide, iletişim sanayilerinde ve siyasette meydana gelen çarpıcı değişiklikler propaganda modelinin uygulanabilme gücünü arttırma eğiliminde olmuştur. İlk iki filitre –mülkiyet ve reklamcılık- çok daha büyük önem kazanmış bulunuyor. Üçüncü ve dördüncü filitreler –haber kaynakları ve tepki- de seçkinlerin etkisini sağlayan düzenekler olarak güçlenerek, gazeteciliğin ayrılan mali kaynakların azalması, haber sağlayarak medyanın maliyetlerini azaltan çevrelerin gücünün artması demektir. Beşinci filitre anti-komünist Sovyetler Birliği ile dünya sosyalizminin çökmesi sonucunda belki de zayıfladığı söylenebilirse de, ideolojik gücü daha fazla olan (Reagan’ın sözüyle) ‘piyasa mucizesi’ inancıyla kolayca telafi edilmiştir.

1.Medyanın büyüklüğü, mülkiyeti ve kar amaçlı oluşu,

Yayıncılık yapabilmek için yüksek miktarda teminat gösterme zorunluluğu getirildi ve maliyetleri yükseltip radikal medyayı saf dışı bırakmak amacıyla çeşitli vergiler konuldu. Medyanın; saygınlık, kaynakları ve izleyici-okuyucu sayıları ölçüt alınarak çeşitli dilimlere ayrıldığı, en üst diliminin, on ile yirmi dört gruptan oluşturuldu. Bu üst dilim, haber ajanslarıyla birlikte haber gündemini belirler ve daha alt dilimlerdeki basın yayın organlarına ve böylece tüm halka ulaştırılacak olan ulusal ve uluslararası haber kaynağını oluşturur.

Son yıllarda medya şirketlerinin hisse senetleri, borsaların gözde kağıtları olmaya başlayınca bu baskılar artmış ve gazete ve televizyon şirketlerinin şu andaki ya da gelecekteki sahipleri, artan izleyici-okuyucu kitlesine ve reklam gelirlerini medya işletmecilik hakları yoluyla sermayeye dönüştürecek büyük servetler kazanabilecekleri görülmüştür. Yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklanan bu tür bağlara ek olarak, büyük medya şirketlerinin hepsi, ticari ve yatırımcı bankalarla iş yaparlar, kredi ve borç ilişkileri kurarlar, hisse ve tahvil satımı, mülk satın alma fırsatları veya şirketi ele geçirmeye yönelik tehditler hakkında bankacıların tavsiye ve hizmetlerinden yararlanırlar.

Yonetim Kurulu üyeliğinden kaynaklanan bu tür bunlara ek olarak, büyük medya şirketlerinin hepsi, ticari ve yatırım bankalarıyla iş yaparlar. Kredi ve borç ilişkileri kurarlar, hisse ve tahvil alımı, mülk satın alma fırsatları veya şirketi ele geçirmeye yönelik tehditler hakkında bu bankacıların tavsiye ve hizmetlerinden yararlanırlar. Medya, devletlerinin reklam ajanslarının ve büyük çok uluslu şirketlerin, üçüncü Dünya ülkelerinde elverişli bir yatırım ortamının yaratılması konusunda ortak ve yakın çıkarları vardır; ve bu konulardaki politikaları doğrultusunda hükümetle kurdukları bağlantılar ve ilişkiler ortak -yaşama (sembiyotik) özgü bir nitelik taşır. Televizyon bu küresel teşebbüsün sadece en kolay göze çarpan bölümüdür.[1]

Halkın medya şirketi sahiplerinin hiç hoşlanmadığı türden programlar "talep etmesi durumunda, rekabet ve kâr amacının bu tür programların yayınlanmamı gerektireceği düşünülemez mi? medya çalışanlarının sınırlı özerkliği ile birleşince, medya da zaman zaman karşılaştığımız süprizleri açıklar. Böylelikle, diğer büyük şirketle, bankalar ve hükümetle de sıkı sıkıya kenetlenmişlerdir ve bunların birbirleriyle önemli çıkarları vardır. Haberlerin seçiminde en önemli belirleyici olan  filitre de budur

2. Reklam Ruhsatı

            Serbest piyasanın muhalif fikirleri denetim altında tutmakta sağladığı faydaları savunurken, piyasanın ‘reklam veren kuruluşların tercihini kazanan’ gazeteler ihya edilmiştir.  Reklamcılık, reklam gelirlerimi arttırmak için eşit çaba harcayan rakipler arasında bile tekelleşmeye yol açan güçlü bir rol oynamıştır.

            1856 yılında bir reklam müdürü, bazı dergilerin zayıf reklam ortamları olduğunu, çünkü okurların alıcı olmadığını, onlara harcanan paranın sokağa atılmış sayılacağını söyledi. Reklamcılık gerçekten de işçi sınıfı gazetelerini zayıflatan güçlü bir mekanizma işlevi görmüştür. Nitekim Procter& Gamble’ın reklam ajanslarına verdiği talimat şöyleydi; ‘programlarımızın hiçbirinde, iş dünyasını soğuk, acımasız, her tür duygusal ve manevi güdüden uzak bir çevre olarak gösterecek herhangi bir malzeme bulunmayacaktır.’Bu kuruluşlar, izleyiciyi yormadan eğlendiren, dolayısıyla program olmadan da esas amacına –yani satış mesajı yaymaya- uygun programlar olacaktır.

            Kısacası, kitle iletişim araçları, sade bir okur ve izleyici değil, alım gücü olan okur ve izleyiciyi kendisine çalışır; on dokuzuncu yüzyılda olduğu gibi günümüzde de reklam veren kuruluşların ilgisini çekenler zengin okur ve izleyicilerdir. Geniş çaplı bir okur ve izleyici kitlesine sahip olma hedefinin kitle iletişim araçlarını ‘demokratik’ olmaya zorladığı fikri daha en baştan hatalıdır.

3. Medyanın haber kaynakları,

            Medya, düzenli ve güvenilir haber maddesi akışına muhtaçtır. Hükümet ve şirket kaynaklar, konumları ve saygınlıkları dolayısıyla tanınmış ve inandırıcı olma gibi üstünlüklere de sahiptir. Fishman’a göre;

            “Medya çalışanları bürokratların aktardığı öykülerin gerçeğe uygun olduğunu düşünme eğilimindedirler; çünkü bilme yetkisine sahip uzmanları olan kurallı bir toplum düzenini onlar da savunurlar. Muhabirler, resmi görevlilerin işleri neyi gerektiriyorsa onu bilmekle yükümlü oldukları düşüncesiyle hareket ederler… Yani bir medya çalışanı bir bürokratın söylediklerini yalnızca bir iddia olarak değil, güvenilir ve yetkin bir kişinin verdiği bilgi olarak kabul eder. Bu durum, manevi bir iş bölümü yaratır: Resmi görevliler gerçeği bilirler ve sunarlar; muhabirlerin işi ise bilgiyi almaktan ibarettir.”

            Güçlü kaynaklar, medyanın gözündeki saygınlık ve önemlerini, muhaliflere medyada yer verilmesini engellemek için de kullanılabilir.

 

4. Tepki ve yaptırımcı kurumlar,

            Tepki, medyada yayınlanan bir görüş ya da programa olumsuz karşılık vermek demektir. Tepki üretme, özellikle de tehlikeli ve pahalıya mal olabilecek bir tepki üretme gücüdür ve iktidarla doğru orantılıdır.

            Tepki iş çevrelerindeki destekçileri olarak, Medya Dürüstlük Örgütü AIM ise 1969 yılında kuruldu. AIM’ın işlevi, medya üzerinde baskı kurmak, böylece medyanın iş dünyasının gündemine uygun bir doğrultu izlemesini ve katı, sağcı bir dış politika gütmesini sağlamaktır. AIM, medyaya, anti-komünist faaliyetlere daha gayretle katılması için baskı yapar ve dış politika gütmesini sağlamaktadır. AIM, medyaya anti-komünist faaliyetlere daha gayretli katılması için baskı yapar ve dış politika çizgisini izlemekte ne zaman gayretsizlik sezse hemen medyaya saldırır.

            Tepki üreten odaklar sürekli olarak medyaya saldırsalar da, medya onlara iyi davranır. Bu tepki odakları medyadan ilgi ve saygı görür, tepki üretim merkezlerinin propagandaya yönelik işlevleri ve iş çevreleriyle olan yakın bağlantıları hemen hemen hiç söz konusu edilmez ve incelemez.

5. Bir denetim mekanizması olarak Anti-Komünizm

            Tüm kötülüklerin kaynağı olarak sunulan komünizm, mülkiyet sahiplerinin sınıfsal konum ve üstün statülerinin temellerini tehdit ettiği için her zaman onların korkulu rüyası olmuştur. Bu nedenle anti-komünizm, solun ve işçi hareketlerinin bölünmesine yardımcı olur ve siyasi bir denetim mekanizması işlevi görür.

            Anti-komünist denetim mekanizması, sistem aracılığıyla kitle iletişim araçları üzerinde esaslı bir etki sağlar. Anti-komünizm rüzgarları estirildiğinde ‘komünistlerin’ yaptığı iddia edilen kötü muamelelerin kanıtlayacak ciddi bilgilere gerek duyulmaz ve şarlatan güvenilir kaynaklar haline gelirler. Dönekler, muhabirler ve diğer çıkar düşkünleri ‘uzman’ olarak en öne çıkarlar; ve söylediklerinin büyük ölçüde, hatta tamamıyla yalan olduğu ortaya çıksa bile en önde kalırlar.     

 6.Ayrımcı yaklaşım ve propaganda kampanyaları

            Tanım gereği, kurulu düzenin birincil kaynaklarından ele edilen haberler, filitreden geçebilmek gerekli olan önemli bir koşulu yerine getirilmiş olur ve medya bunlara peşinen yer verir. Medya kapılarından geçebilen haberler böylelikle duyurulmaya değer ‘büyük haber’ niteliği taşır.

            Bazı kampanyalar hükümet ve medya tarafında ortak başlatılır, ancak bütün kampanyalar medyanın işbirliğine gereksinim duyarlar. Kitle iletişim araçları, büyük çıkarlara zarar verebilecek öyküleri( tabi eğer bu öyküler herhangi bir şekilde su yüzüne çıkacak olursa)  yansıtırlar. Yararlı öyküler için ise, hükümetin haber sızdırmalar, basın toplantıları, hükümet açıklamaları vs. ile başlayan bir süreç yaşanacaktır. Eğer diğer büyük medya kuruluşları öyküyü beğenirlerse onlara da bu kervana kendi öyküleriyle katılacak, böylece artık herkesin aşina olduğu konu bir haber değeri kazanacaktır. Sistem yanlısı iddialar karşısında ise bunun gibi bir koruma yoktur, böyle bir durumda tepkiler, medyayı düşmana karşı daha acımasız olmaya zorlama eğilimdedir.  Değerli ya da değersiz kurbanlar ( ya da dost ve düşman devletler) ile ilgili haber öykülerinin nitelik açısından farklılık göstereceğini de tahmin edebiliriz.

            Kısacası, kullandığımız propaganda modeli, medyanın haberleri işleyişinde, ülke içindeki iktidar çevrelerinin çıkarlarına hizmet etmeye dayalı, sistemli ve epeyce politik bir ayrımcılık uygulayacağı da öngörülür.

SONUÇ

            Medyayı gerçeği araştıran, huysuz, her an hazır ve nazır, otoriteden bağımsız bir varlık olarak kabul eden standart görüşün aksine biz, medyanın gerçekten de belli bir ‘toplumsal amaç’ a hizmet ettiği görüşünü temel alan bir propaganda modeli oluşturup uygulamaya çalışmaktır. Propaganda modeline göre, medyanın ‘toplumsal amaç’ ı topluma ve devlete egemen ayrıcalıklı grupların ekonomik, toplumsal ve siyasal gündemlerini halka aşılamak ve bunları savunmaktır.

Demokratik süreçlerin gerektiği gibi işlemesi için; Baş yargıç Hughes, ‘uyanık ve cesur bir basının toplumun en önemlisi gereksinimi olduğunu’ ortaya koymuştur.  Watergate döneminde, yani medyanın mücadeleci tutumunun doruk noktasına ulaştığı sırada neyin kavgasının yapıldığının belirlenmesine yardım edecek ‘kontrollü bir deney’ sunmuştur. Yanıt kesin ve açıktır: Güçlü gruplar, kolayca tahmin edebileceği gibi, kendilerini savunabilirler; ama, medyanın değer ölçütlerine göre, bu grupların konumlarının ve haklarının tehdit edilmesi skandaldır. ‘ Halk yukarıdan gelen ikna gücü yüksek mesajlarla karşı karşıyadır. Ancak, halkın bu mesajlara medya yoluyla anlamlı bir karşılık vermesi mümkün değildir. Liderler, medyayı, kendilerine destek ve itaat sağlamak veya sadece insanların akıllarını karıştırmak için kullanarak, siyasal iktidarın muazzam bir kısmını ele geçirmiş ve halkın siyasal sistem üzerindeki kontrolünü azaltmışlardır.’[2]

            Propaganda modeli, medya personelinin sistemin isteklerine nasıl uydurulduğunu anlamamıza da yardımcı olur. Şirket yapılarının dayattığı zorunluluklar ve çeşitli filitrelerin işlevi nedeniyle, ayrıcalıklı kesimlerin gereksinim ve çıkarlarına uyum sağlamak başarılarının koşuludur.  Sürecin temel özelliklerini kavrar ancak birçok ufak tefek ayrıntıyı ve ikinci dereceden önem taşıyan ögeleri incelemeden bırakır. Bir yandan apaçık gerçekleri örtbas ederken iyi bir yurttaşta bulunması gereken iyilikseverlik, bilerek hata yapmama, iyi niyetli olma, saldırıya uğrayan masuma arka çıkma ve benzeri erdemleri korumaya çalışmanın, üstelik bunu söz konusu ilkelerle bağdaşmayan sınırsız kanıt karşısında yapmaya çalışmanın yarattığı psikolojik baskıyı küçümsememeliyiz. Sonuç olarak, ortaya, ayrıcalıklı ve güçlü kesimlerin gereksinimlerine uymayı teşvik eden güçlü bir sistem çıkar.

            Yerleşik merkezleri ile işyerlerindeki grupların örgütlenmesi ve kendi kendilerini eğitmeleri, aralarındaki bağları güçlendirerek harekete geçmeleri, toplumsal yaşamımızın demokratikleşmesi ve anlamlı bir toplumsal değişikler yolunda atılması gereken adımlar olmaya devam etmektedir. Özgür ve bağımsız medyaya erişme umudunu canlı tutmanın önkoşulu bu gelişmelerin başarıya ulaşmasıdır.

            Propanganda modelinin, medyanın işleyiş ve davranışına ilişkin bir model olduğunu, sözü edilen işleyiş ve davranışın kesin olmayan ve değişken etkilerden meydana geldiği açıkça görülmüştür.



[1] Erik Barbouw, The Sponsor. New York: Oxford Universty Press. 1978,s. 158.

[2] W. Lance Bennet, ‘News: The Policies of Illusion’ ( Haberler; Yanılsama Politikaları) . Baskı, New York: Longman. 1988. Sayfa 178-179

            Yazarlar: Noam CHOMSKY- Edward S. HERMAN

                           David PETERSON-Justin PODOR

            Çevirmenler: Adnan Köymen- Ebru Kalak

                             Hale Alpmen-Özge İnciler- Işıl Esendir

            Kitabın Adı: Medyanın Kamuoyu İmalatı

             Baskı Yılı: Birinci Baskı 2004

            Baskı Yeri: Kadıköy/İstanbul

            Yayınevi: Çınar Matbaacılık

            Sayfa Sayısı: 283

            ISBN Numarası: 975-8663-68-2


Yorumlar

Popüler Yayınlar