Aslında olay bir dağın tepesinde olmak gibi, ayaklarının
ucu uçurum daha ötesi manzara. Bu süreçte gözlerimiz nerede? Ayaklarımızın
ucunda mı, manzara da mı? Sorular ışıklar yakmalı, göremediğimiz yerleri
aydınlatmalı. Kapalı bir yerde sabit kalmanın üretgenliğini yaşayamamak,
aslında kapalı olmayan yerlerde de nedenli sabit yaşadığımızı hatta aynı yerden
işe gidip, aynı noktadan bir yere bakarak gittiğimizi, gün sonunda ne kadar yorulduğumuzu anımsayarak geçmiş olmalı.
Şartlarımız ne olursa olsun iç dünyamızın sadece açık odasıyla idare
edebilmenin basit özgüvenini yaşayıp üstelik buna da ‘Ben Böyleyim’ diyerek kurtuluruz.
Bu süreç bize iyi yaptığımız ne varsa geliştirmeye ya da bilmediğimiz
keşfetmediğimiz, aslında iç sesimizin daha önceden yapmalısın dediği ne varsa
onları bularak, karanlık kalan bütün odaların ışığını yakmalı ve o odaların
içine adımımızı korkmadan atmalıyız.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder