Vıktor Hugo/ Bir İdam Mahkumunun Son Günü



                                        ‘İnsan, sonuna kadar umutlu olabiliyor.                                                     Umut bir çare değil ama galiba çareden daha büyük bir şey.’

            “Bu kitabın kaleme alınış nedenlerinden; söz konusu olan ya bir bahtsızın son düşüncelerini karaladığı irili ufaklı bir tomar sarı kağıdın bulunup kaydedilmesi ya da bu talihsize rastlayan bir adamın, bir filozofun, bir şairin zihninde takıntı halini alan, bütün benliğine hakim olan, daha doğrusu bütün benliğine hakim olmasına izin verdiği idam düşüncesinden onu ancak bir kitaba dönüştürerek kurtulmasıdır.” Bir diğer ele alınış nedenlerinden bir diğeri ise, idam cezasının toplumsal yapılanması dayanağın üzerine dikkat çekmesi, yasaları ve düzeni eleştirmek için kaleme alınmış bir baş yapıt olacağı üzerine varsayımları belirtebiliriz.

Kitabın son sayfasına durup durup hatırladığım cümleler. Kitap son an’ a kadar tek bir duygu varsa o da umuttur. Tek bir kelimeye odaklanmanın tek nedeni; şahsi, rastantısal, istinai, göreli, değişkenlik arz edebilen bir dava, özel bir olay ya da isim tümüyle bir kenara bırakılmış, herhangi bir günde idam edileceğini günü bekleyen bir kişinin son altı hafta neler yaptığını neler hissettiğini kendi anlatımıyla bire bir şahit olmaktayız. Kitap da işlenen şuça, durumların neden bu haline gelmeden sadece geçen zamana odaklanarak anlamaya çalışmak kitaba bambaşka bir kapı açıyor.

            Hikaye, başta genel bir çerçeveden özele hızlı bir geçiş yapmaktadır. Kahramanımızın hücrede ki sakin hallerinden sonra; kalem, kağıt ve lamba talep etmesiyle; aslında gerçek hislerle bize ulaşması halidir. Yazmaya başlandığın da, durumu kabullenmesi hatta ‘insanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdur.’ bakış açışını benimseyerek durumunu kabullenmesinin hemen ardıdan aslında gerçek özüne dönerek umut etmeye başlamasıyla devam etmedir. Yazmaya ve umut etmeye başladığı zamanlarda yer yer hücrenin kapısında ki nöbetçiyi unutup o anlara odaklanmasıyla, başka dünyalara rahatça gidebilmesine olanak sağlamıştır. Hatıraları, mutlu ve kötü anları, kazanımları, kızı… Aslında sahip olduğu iyi ya da kötü ne varsa hayatın yaşamaya değer olduğuna ışık tutmuştur. Hatta en kötü kürek mahkumunun bile, tüm şartlarına hatta şartsızlığına rağmen ölmekten çok daha iyi olacağına, en azından gökyüzüne bakabilmenin var olduğuna dikkat çekmiştir. Daha derin anlamların varlığına ışık tuttuğu son an’ a kadar bir şeyler bırakabilme gücünü her saniye hissettiğim, bu pencerenin okuyan herkese umut ve enerji olması dileğiyle,

Sevgiler  

Yorumlar

Popüler Yayınlar